Türkiye ekonomisi ortodoks ekonomi politikalarına geçtiği Haziran 2023’ten beri Merkez Bankası para politikası toplantılarının önemi artmış, sonuçları da belirleyici olmaktadır.

26 Ekim’de yapılacak TCMB para politikası toplantısı ve verilecek faiz kararı da bu yönden değerlendirilecektir. Enflasyonun ekonomide tüm kötülüklerin anası olduğu ve bu sürecin ancak öncelikle faiz sonrasında kapsamlı dezenflasyon politikaları ile oluşturulacak güvenin sonucunda yönetileceği unutulmamalıdır.

Beklentim bu toplantıda yüzde 30 olan politika faizinin yüzde 35 çıkarılması

yönündedir. Elbette ki bu seviye, faiz artış sürecinin bittiği anlamına da gelmeyecektir. Son dönemde faiz enflasyon ilişkisinin görüntüsü yandakitabloda verilmektedir. TCMB, ülkemizin en önemli itibar kurumlarından biridir. TCMB, para politikası işlemleri, döviz piyasası işlemleri ve finansal istikrar hedefleri doğrultusunda faaliyet gösteren bir merkez bankasıdır.

En önemli görevi, fiyat istikrarını korumak ve enflasyonu kontrol altına almaktır. Bu nedenle, TCMB’nin faiz politikası belirleme yetkisi de bulunmaktadır. Faiz politikası, bir ülkenin ekonomik büyümesi, istihdamı ve fiyat istikrarı gibi faktörleri etkileyen en önemli para politikası araçlarından biridir. TCMB, Türkiye ekonomisine en uygun faiz politikası kararını vermek için birçok değişkene bakar.

Bunlar arasında enflasyon hedefleri, ekonomik büyüme oranları, işsizlik oranları, bütçe açıkları, cari işlemler açıkları gibi faktörler yer alır. Faiz oranları, faiz oranı yükseldiğinde kredi ve kredi kartı faiz maliyetlerinin artması nedeniyle tüketicilerin kredi ve tüketim harcamalarında bir düşüşe neden olur.

Bu durum, ekonomik büyüme ve tüketim açısından olumsuz bir etkiye neden olabilir. Benzer şekilde, faiz oranlarının düşmesi, kredi maliyetleri ve tüketim harcamalarındaki artış nedeniyle ekonomik büyüme ve tüketim açısından olumlu bir etkiye sahiptir. Ancak bu durum yüksek enflasyon oranlarına neden olabilir.

TCMB, ekonomik büyüme ve enflasyon arasında bir denge kurmak için faiz oranlarını belirler. TCMB, enflasyon oranlarını düzenli olarak takip etmektedir. Eğer enflasyon oranları yüksekse, TCMB faiz oranlarını artırarak enflasyonu kontrol altına almaya çalışır.

Ancak, ekonomik büyüme oranları düşükse, TCMB faiz oranlarını düşürerek ekonomik büyümeyi teşvik etmeye çalışır. Son dönemde, Türkiye ekonomisi üzerinde etkili olan birçok faktör nedeniyle TCMB’nin faiz politikasının önemi de değişkenlik göstermiştir. 2021 Eylül ayı ile birlikte uygulanan politikalar ile 2023 Haziran sonrasındaki politikalar arasında önemli farklar bulunmaktadır.

Haziran 2023 öncesi faiz politikasının enflasyondan bağımsız yönetilmesi daha yüksek enflasyon getirmiş ve beraberinde Haziran 2023 ile birlikte faizlerin tekrar artış trendini de tetiklenmiştir. Unutulmamalıdır ki TCMB’nin faiz politikası, Türkiye ekonomisinde enflasyon hedeflerini karşılamaya ve ekonomik büyümeyi teşvik etmeye yönelik bir araçtır.

TCMB, faiz oranlarını belirlerken, enflasyon ve ekonomik büyüme arasında bir denge kurarak ülkemizin ekonomik büyümesine ve finansal istikrarına katkı sağlamayı önceliklendirir. Türkiye’de enflasyon ile Merkez Bankası faiz politikası arasındaki ilişki, ekonomik gelişmelerin anahtarıdır. Enflasyon, fiyatların sürekli artması anlamına gelir ve ülkenin ekonomisini istikrarsızlaştırır. Merkez Bankası da ana görevi olan para politikası uygulayarak enflasyonu kontrol altına almayı amaçlar.

Merkez Bankası faiz politikası, enflasyonu kontrol etmek için en etkili araçtır. Faiz oranları, ülkenin para arzının düzenlenmesinde kullanılan bir araçtır ve para politikasının temel unsurlarından biridir. Merkez Bankası, uygun faiz oranları kullanarak enflasyon ve ekonomik büyüme gibi ekonomik göstergeleri kontrol eder.

Merkez Bankası faiz oranlarını artırarak para arzını azaltabilir. Bu durum, piyasadaki para miktarını azaltarak fiyatları düşürür ve enflasyonu kontrol altına alır. Faiz oranlarını düşürerek de para arzını artırarak ekonomik büyümeyi teşvik edebilir. Bu durum, hem tüketici harcamalarını hem de yatırımı artırarak ekonomik büyümeyi destekler.

Ancak, Merkez Bankası’nın faiz politikası uygulaması genellikle siyasi baskılara maruz kalır. Özellikle yüksek faiz oranları, ticari faaliyetlerde maliyetleri yükseltir ve firmaların kâr oranlarını düşürür. Bu nedenle, siyasi liderler genellikle faiz oranlarının düşük tutulmasını isterler. Unutulmamalıdır ki enflasyon ve Merkez Bankası faiz politikası arasındaki ilişki, sonucu belirler.

Merkez Bankası faiz oranlarını uygun bir şekilde kullanarak enflasyonu kontrol altında tutabilir ve ekonomik büyümeyi teşvik edebilir. Ancak, politik baskılar bu süreci zorlaştırabilir ve enflasyonun kontrolsüz bir şekilde artmasına neden olabilir. Bu nedenle, Merkez Bankası’nın bağımsızlığı ve şeffaf bir şekilde faiz politikası uygulaması gereklidir. Son söz: Sebeplerden bağımsız sonuçlarla mücadele hiçbir zaman hedefe ulaşmayacaktır.