Şevket SAYILGAN / Ekonomist

Şevket SAYILGAN / Ekonomistsevket.sayilgan@dunya.com

Para politikaları, enflasyonu kontrol altında tutmak için kullanılan en önemli araçlardan biridir. Bir merkez bankası, faiz oranlarını artırarak para arzını sınırlayabilir ve böylece enflasyonu azaltabilir.

Para politikaları ayrıca para arzını artırmak için faiz oranlarını düşürerek ekonomiyi canlandırabilirler, ancak bunun aşırıya kaçması durumunda enflasyonu artırabilirler.

Dolayısıyla, para politikaları ve enflasyon arasında yakın bir ilişki vardır ve merkez bankaları genellikle enflasyon oranlarını hedeflemenin yanı sıra, ekonomiyi canlandırmak ya da yavaşlatmak için para politikalarını kullanırlar. Bu politikaların kullanımı süreci literatürde ayrıca Ortodoks ekonomi politikası olarak tanımlamaktadır.(Diğer grup ise Heterodoks politikalar, 2021 Eylül ile uygulanan politikalar) Ortodoks ekonomi politikaları, serbest piyasa ekonomisinin temel prensipleri üzerine kurulan ekonomi politikalarıdır.

Bu politikaların amaçları, enflasyonu kontrol etmek, bütçe açıklarını azaltmak, işsizliği önlemek, ekonomik büyümeyi teşvik etmek ve hükümetin ekonomiye müdahalesini minimize etmektir. Bu politikaların uygulamasında, para politikası ve maliye politikası araçları kullanılır.

Para politikası, merkez bankası tarafından faiz oranları, para arzı ve döviz kuru gibi araçlar kullanılarak gerçekleştirilir. Maliye politikası ise, hükümetin vergi politikaları, harcama politikaları ve bütçe politikaları gibi araçları kullanmasını içerir. Ortodoks ekonomi politikaları uygulaması, birçok ülkede yüksek enflasyon, bütçe açığı ve işsizlik gibi sorunları çözmek için kullanılmıştır. Ancak, bazı eleştirmenler bu politikaların sosyal adaletsizliği artırdığını ve gelir eşitsizliği gibi problemleri çözemediğini iddia etmektedir.

Ancak zaten para politikaları maliye politikalarından bağımsız olmamalı ve nihai hedefler maliye politikaları ile tamamlanmalıdır. Mayıs seçimlerinden sonraki yeni ekonomi kadrosu ve söylemleri Ortodoks ve Rasyonel politikalara dönüş ifadeleri ile getirmiş oldukları yaklaşım bugüne kadar ki sonuçları itibariyle hala istenen sonuçlar elde edilmedi. Bu süreçlerdeki şüphelerin kalkmasında 22 Ağustostaki Para Piyasası kurul toplantısındaki sonuçlar belirleyici olacaktır. Bugüne kadar ki “utangaç” faiz politikası ileride daha agresif faiz arttırmak zorunda bırakma riskini de taşımaktadır.

Ekonomi politikaları, hükümetlerin ekonomiyi yönlendirmek ve düzenlemek için kurullar vasıtasıyla ekonomide uyguladığı politikalardır. Tüm bu süreçler özellikle para politikası ve özellikle heterodoks politikalar gelir dağılımını da bozucu etkisi olmaktadır. Unutulmamalıdır Gelir dağılımı, bir ekonomideki gelirin nasıl dağıldığını ve farklı sosyal gruplar arasındaki eşitsizliği ölçmeye yönelik sonuçlar yaratır. Bu nedenle, ekonomi politikalarının gelir dağılımı üzerindeki etkisi düzeltilmesi ekonomi politikaların nihai hedefidir.

Ülkemizde de özellikle 2018 yılından itibaren farklı para politikası uygulamalarının getirmiş olduğu dalgalanma gelir dağılımını daha da bozmuştur. Bu konuda Eylül ayında açıklanacak “Orta vadeli programın” belki de inandırıcılığı konusunda en önemli göstergelerden biri ekonomik stabilitenin faturası toplumun tüm kesimleri üstlenmesine yönelik hedeflerin olmasıdır.

Ayrıca, minimum ücret politikası, düşük ücretli işçilerin gelirlerini artırabilir ve bu da genel olarak gelir dağılımını iyileştirebilir. Aynı şekilde, vergi politikaları, sosyal farklılıkları azaltmak ve gelir dağılımını düzeltmek için tasarlanabilir. Gelir adaletsizliğinin azalması, ekonomik kalkınma ve toplumsal istikrar için önemli bir faktördür ve bu nedenle ekonomi politikalarının gelir dağılımı üzerindeki etkisi dikkate alınmalıdır.

22 Ağustos faiz beklentisi Ortodoks politikanın inandırıcılığını gösterecektir

Merkez Bankası’nın faiz politikası, ülkenin ekonomik durumuna ve hedeflerine göre belirlenmelidir. Genel olarak, Merkez Bankası faiz politikasını belirlerken, enflasyon, ekonomik büyüme ve istihdam gibi faktörleri göz önünde bulundurmalıdır. Eğer enflasyon oranı yüksekse, Merkez Bankası faizleri artırarak enflasyonu kontrol altına almaya çalışabilir. Aynı zamanda, yüksek faizler ekonomik büyümeyi yavaşlatabilir ve işsizlik oranlarını yükseltebilir.

Bu nedenle, faiz politikasını belirlerken enflasyon ve diğer ekonomik faktörler arasında denge sağlanmalıdır. Ayrıca, Merkez Bankası faiz politikasını belirlerken, ülkenin uluslararası piyasalardaki konumu ve para biriminin değeri de önemlidir. Merkez Bankası, para biriminin değerini korumak için faiz oranlarını belirleyebilir veya para birimi talebini artırmak için faizleri düşürebilir. Sonuçta unutulmamalıdır Merkez Bankasının temel amacı fiyat istikrarını sağlamaktır.