Bugün yazım iki parçalı.

AK Parti’nin bu Pazar seçim olsa alabileceği oy ilk katıldığı seçimde (3 Kasım 2002) aldığından (yüzde 34.4) daha aşağıya düşmüş olabilir mi?

“24 Haziran seçim sonuçlarını en isabetli tahmin eden araştırma şirketlerinin başında geldiği”bildirilen ORC‘ye göre bu sorunun cevabı “Evet öyle” oluyor. AK Parti’nin itibar ettiği bir kalem ORC araştırmasının sonucunu şöyle açıklamakta: AK Parti yüzde 32.4, CHP yüzde 23.9, MHP yüzde 15.7, HDP yüzde 5.1, İYİ Parti yüzde 2.4… [Geriye kalanlar, “Oyum adaya bağlı”cevabını işaretlermiş.

Önümüzde altı aydan daha az bir süre kalmış olan yerel seçimde, buna göre, AK Parti’yi büyük bir sürpriz bekliyor.

Sürpriz, 1994’ten beri hep muhafazakar başkanlar seçmiş olan İstanbul ve Ankara’nın belediyelerini -bu arada referandumda ‘Hayır’ oyu kullanmış diğer 15 büyükşehiri de- AK Parti’nin kaybetmesidir.

İtibarlı yazar AK Parti’ye “Halkın beğeneceği adaylarla seçmen karşısına çıkmalısınız” aklını veriyor.

Dediği doğru, halkın beğeneceği adaylar sürprizi bozabilir.

Ancak araştırmanın ortaya koyduğu tablo yerel seçimin ötesinde ve seçimden daha vahim anlamlar taşıyor. En önemlisi de, kamuoyu yoklamalarını yol gösterici bir unsur olarak kabul ettiği bilinen iktidar partisinin bu sonuçların etkisinde kalma ihtimalidir. Yüzde 32.4 oranı AK Parti’yi ‘Cumhur İttifakı’ndaki ortağı MHP’nin telkinlerine daha açık hale getirebilir.

Tabloya göre, AK Parti ancak MHP desteği yanında olduğu sürece iktidarda kendisini rahat hissedebilecek bir durumda bugün: 32.4 AK Parti + 15.7 MHP = 48.1 iktidar…

Oysa AK Parti ile MHP’nin arası ittifakın kurulduğu dönemde düşünülemeyecek kadar açık hale geldi günümüzde. MHP devlete karşı işlenmiş suçlar dışında kalanlara ‘af’ için bastırıyor; AK Parti ise devlete karşı işlenen suçlar dışında affı uygun görmüyor. AK Parti kendisi tarafından uygulamadan kaldırılmış okullarda öğrencilere içirilen ‘andımız’ın Danıştay kararıyla yeniden başlatılması kararına tepkili, kararı işlevsiz bırakmak için her yolu denemek niyetinde; MHP ise Danıştay’ın kararından duyduğu memnuniyeti gizlemiyor…

Her iki konuda da, MHP lideri Devlet Bahçeli, AK Parti’ye kendi çizgisine gelmesi için sürekli baskı uyguluyor.

Tabii bir de şu var: ‘Cumhur İttifakı’nın yerel seçimde de devam etmesini istiyor MHP; AK Parti ise her il ve ilçede kendi adaylarıyla seçime girmekten yana.

MHP ile yakın işbirliği, referandum ve cumhurbaşkanlığı seçiminde AK Parti’nin önünü açtı, ancak ORC araştırması ve 24 Haziran genel seçim sonucu bu yakınlığın AK Parti oylarını aşağıya çektiğine de işaret ediyor.

İşbirliği, İYİ Parti rekabetine rağmen, MHP’nin oylarını artırmış görünüyor. AK Parti tabanındaki milliyetçi oylar, sandık başı tercihinde, MHP’ye yönelmeye başladı.

Yerel seçimde ittifak AK Parti’nin oylarını müthiş olumsuz etkileyebilir.

Ne olacak şimdi?

AK Partililere bu soruyu yönelttim, tek ağız halinde verdikleri cevap şu oldu: “Liderimiz nasıl olsa bir çıkış yolu bulacaktır.”

Çoğu, 2002 seçimini zorlayarak kendisinin baraja takılması pahasına AK Parti’ye iktidarın önünü açan MHP’nin, AK Parti iktidarının sonunu getirebileceği endişesinde.

“Dünya da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tavrını bekliyor”

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan‘ın, bugün, partisinin grup toplantısında, Suudi Arabistan’ın İstanbul’daki başkonsolosluğunda öldürülen gazeteci Cemal Kaşıkçı cinayetiyle ilgili bilinmeyenleri açıklaması bekleniyor.

AK Parti sözcüleri, son bir-iki gün içerisinde, cinayetin üstünün örtülmeyeceğini çok açık bir dille ifade ettiler. Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın açıklamaları cinayeti birkaç önemsiz isme mal ederek sorumluluktan kurtulmak isteyen Suud yönetimini zor duruma düşürebilir.

Buna karşılık, tam tersine, Suud yönetimini rahatlatacak şeyler de söyleyebilir Cumhurbaşkanı Erdoğan.

Hangi yolu seçeceğini bilmiyoruz.

Reuters haber ajansı, en son, Kaşıkçı‘nın İstanbul’daki sorgusunun görüntülü olarak -Skype yoluyla- Riyad’tan izlendiğini duyurdu. ‘Suçlu’ diye görevden alınanlardan istihbarat örgütünün 2 numarası Saud al-Qahtani bağıra çağıra izlemiş sorgulamayı ve Kaşıkçı‘nın ters cevapları üzerine “Bu köpeğin başını bana getirin” talimatını o vermiş.

Galiba bu görüntülü görüşme MİT’in elindeymiş…

Kaşıkçı‘nın yazılarıyla katkıda bulunduğu Washington Post gazetesi de, dün, cinayetten Kral Salman‘ın Suudi Arabistan’da bir süredir ipleri elinde tuttuğu bilinen oğlu veliaht Muhammed bin Salman‘ın -MbS diye de anılıyor- cinayetten sorumlu olduğunu ve bu yüzden bir çok uluslararası hukuk ilkesinin ihlal edildiğini, bunun sonucu olarak da yargılanabileceğini yazdı.

Suudi Arabistan da ABD gibi Birleşmiş Milletler’in işkenceye karşı sözleşmesinin imzalayıcıları arasında bulunuyormuş. “ABD ve bazı Avrupa ülkeleri bu sözleşmeye dayanarak çeşitli şahıslara karşı dava açılmasını sağladılar; bu defa da MbS’yi yargı önüne götürebilirler; yargılanamasa bile yargılanma korkusundan burnunu ülkesi dışına çıkaramaz MbS” diyor Post.

Dünyanın Kaşıkçı cinayetiyle yakından ilgilenen bütün ülkeleri ve bu arada doğal olarak Suudi Arabistan, Cumhurbaşkanı Erdoğan‘ın bugün TSİ öğle saatlerinde yapacağı konuşmayı bekliyor.

Bizler de bekliyoruz.

msnhaber